Biyomedikal mühendisleri; biyoloji, tıp, fizik, matematik, mühendislik ve iletişim uzmanlıklarını dünyayı daha sağlıklı bir yer yapmak için kullanırlar. Canlı sistemlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı bu sistemlerin analizini yapmada, yeniliklere açık, bilgili ve hayal gücü yüksek doktorlar, bilim insanları ve mühendislerin işbirliğini gerektirir. Bu kişilerden oluşan takımlar vücut fonksiyonlarını gözlemlemeye çeşitli nedenlerle ortaya çıkan fonksiyon bozukluklarını gidermeye ve performansını arttırmaya çalışırlar.
Günümüzde, sağlık, spor ve kişisel bakım alanlarında tansiyon ve ateş ölçümü için geliştirilmiş araçlardan MR cihazlarına kadar farklı sistem ve teknolojilerin kullanıldığı yaklaşık yirmi bin farklı tür tıbbi cihaz kullanılmaktadır. Bu cihazlar sadece insan sağlığı alanında ve hastanelerde değil, evlerde, hayvan sağlığı alanlarında ve spor alanlarında da kullanılmaktadır olup ülkemizde de kullanılan biyomedikal cihaz ve sistem sayısı son yirmi yılda büyük bir artış göstermiştir. Öte yandan bu cihazların küçük bir bölümü Türkiye’de üretilmekte olup, büyük çoğunluğu ise ithal edilmekte, yalnızca cihaz ithalatı ile kalınmamakta, servis ve bakım konusunda da yurt dışına bağımlılık söz konusu olmaktadır. Medikal teknolojinin ülkemize getirilmesi gayesi ile yurt dışına çıkan büyük meblağların önüne, Biyomedikal Mühendislerinin yetkili ve bilgili bir şekilde yetiştirilmesi geçecektir. Bu cihazların tasarlandığı, üretildiği ve pazarlandığı kuruluşlarda biyomedikal mühendislerine ihtiyaç, bu alandaki gelişmelere paralel olarak artmaktadır.
Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerin 50 yatak kapasiteli olanlarına 1 Biyomedikal Tekniker, 1 teknisyen, 200 yataklı hastanelerden başlayarak da 1 Biyomedikal mühendisi olarak kadro standartları oluşturulmuş ve hastanelerin yatak kapasiteleri arttıkça kadro sayıları da artacak şekilde düzenlenmiştir. 100 yatak ve üzeri Özel Hastanelere kadrolarında Biyomedikal Mühendisi veya Elektrik-Elektronik Mühendisi bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Bu çerçevede oluşacak istihdamın yanı sıra, tasarım, üretim, bakım ve onarım alanlarında çalışmak üzere ülkemizde özel sektörde de önemli bir personel açığı bulunmaktadır.
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, özellikleri yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yarıiletken elektroniğinin keşfi ile başlayan elektronik ve bilgisayar mühendisliğindeki hızlı yükselişin sağladığı teknik olanaklar tıp alanında yaygın şekilde uygulanır hale gelmiştir. Örneğin; Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Bilgisayarlı Tomografi (BT), Sintigrafi gibi tıbbi görüntüleme teknikleri ve ultrason, lazer, kızılötesi ve elektro-uyarım tedavi yöntemlerinin kullanılması ile beraber hekimlerin bilimsel ve objektif verilerle hastalıklara tanı koyması ve tedavinin bu doğrultuda düzenlenmesi sağlanmıştır. Yeni teknolojik gelişmelerin tıbbi alanda kullanıma sunulması ile verilen sağlık hizmetlerinde kalitenin arttırılması mümkün olacaktır. Bu nedenle biyomedikal mühendislerinin gerek cihaz tasarım ve geliştirilmesinde gerekse sağlık sektöründeki klinik mühendislik uygulamalarında daha ön plana çıkması beklenmektedir.